beatbox yapanların yüzündeki embesil ifadeden daha ilginçi ise muhtemelen beat box yapanların yetenek yarışmalarına çıktığını görünce benim suratımda oluşan ifadedir. hayatımca gördüğüm en itici aktivitelerden biridir. hatta haddimi aşarsam bence yerleri freak showdur.
kendisine benzemeyen herseyi, herkesi, her canliyi bir tehdit unsuru olarak görüp tasa sopaya sarilan modeldir. mahalle kavgasinda komsusunu taslayan, meyve veren agaci taslayan, sokaktaki kediyi köpegi taslayan alt sürümleride mevcuttur bu modelin.
bizi bir bir köleleştiren televizyona yapılabilecek en güzel eleştirel bakışlardan biri bu kısa film. gittikçe daha da esiri oluyoruz o kutunun, gün geçtikçe daha da benziyoruz birbirimize ve tek tip insan modellerine evriliyoruz. televizyon orada gördüğümüz gibi giyiniyor ve onun gibi konuşuyoruz
uzun bir süre yakından tanıdım bir trans erkeği. androjen tipimle (bu yüzden de hep "karı kılıklı" sayılmakla) onun çektiği inanılmaz acılar ve engeller barıştırdı beni.
yıllar önce okumuştum: isviçre'de bir engelli kliniğinin rehabilitasyon başarısını başhekim sadece "her çeşit engellinin bir arada tutulmasına" bağlamıştı. söyleşisinde "burada biri kolları olmayanı görür ve tek bacağı olmamanın belki de çok dayanılmaz sayılmaması gerektiğini düşünür" diyordu. benimki de aynı hesap olmuştu.
tanıdığım trans erkek çok sorunluydu... tersti... saldırgandı... hoşgörüsüzdü... asiydi. geçen yıl yeniden karşılaştık. ameliyat olmuş, olabilmiş! karşımda artık bir istanbul beyefendisi vardı.
ünlü pornocu trans erkek buck angels şimdilerde inanılmaz ölçüde dengeli ve pozitif yaklaşımlı bir aktivist. ameliyat öncesinde ise iki kere intihar etmiş bir kişi.
yine de altını çizmek isterim: bence her trans birey ameliyat olmak istemiyor. ameliyata bir anlamda mecbur bırakıldığı için "evet" diyor. mecbur bırakan ise "ya kadınsın, ya erkek" baskısını yapan ataerkil ahlak.
porno sektörünün gelişmesi ve çoğu eve girmesi ile she-male'lerin, lady-boyların ne kadar "alıcısı" olduğu, ayrıca bu insanların "norm"a uymayan görüntüleri ile son derece de rahat olduklarını gösterdi. o zamana neden bu "ya şu olacaksın, ya da delisin" baskısı?
bu yüzden derim ki: isteyen tabii ki sonuna dek gider, beden kendinindir. ancak istemeyene de bir yaşama şansı verilmeli. toplumda bu çeşit kişiler de doğal ve olağan karşılanmalı.
hayır, çift cinsiyetlilik de, cinsiyet değiştirmek de anormal (yani doğa dışı) bir kavram değildir. doğada cinsiyet değiştiren, kendini dölleyen, çift cinsiyetli olan öyle çok canlı vardır ki. "ay... sapıkkkk, anormalll" diye suçlayanlar basit bir bioloji bilgisine bile sahip olmayanlardır sadece.